Namaz için Müminlerin camiye davet edilme şekilleri İslamiyetin ilk yıllarında tartışılmış ve sonunda tarihin belki de en orijinal çağrı biçimi olan ezan, bizzat Peygamber Efendimizin onaylamasıyla uygulanmaya başlamıştır.
Peygamberimizin müezzini Habeşli Bilal yanık sesi ve güzel sedası ile Müslümanlara manevi bir kulak musikisi sunmuş ve okuduğu ezanla inananların gönlüne taht kurmuştur. Onun okumaları ile ezanın muhteviyatındaki felaha çağrı gerçek anlamını bularak daha da manidar bir hale gelmiştir.
Peygamber Efendimizin vefatına dayanamayan Bilal-i Habeşi Medine'nin havasını şenlendiren ezanlarını okumayı bırakmış Şam'a yerleşmiştir. Ta ki bir zaman sonra yine yolu Medine'ye uğradığında ısrarlara dayanamayıp bir kez daha inananları namaza davet ettiğinde, Peygamber Efendimizle geçirdikleri güzel günleri hatırlayan Müslümanlar duygulanarak göz yaşı dökmüşlerdir. Bilal-i Habeşi ezan okurken özellikle Peygamberimizin isminin geçtiği yerde duygu yoğunluğu yaşamış, ağlamış ve ezanı zor bitirebilmiştir.
Asr-ı saadetten beri kainatı Rabbimizin ismi celaliyle şereflendiren bu ibadet sürdürülegelmiştir. Dünyanın hareketlerine binaen yeryüzünde daima ezan okunmakta olup, Allah Teala'nın ismi her an dünya semalarında yankılanmaktadır.
Ezan müminler için anlamlı bir davet ve zikir, maneviyat dolu bir ibadet anlamını taşır. Onu duyan Müslüman o anda "...Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen..." (Enfal 2) ayetini hatırlayarak kendisine çeki düzen verir ve abdest alarak davete icabet etmek için hareketlenir. Bu yönüyle ezan dinleyenleri mest eden, Müslümanlara sürur veren dünyevi dağdağalara ara verdiren geniş anlamları haiz ilahi bir çağrıdır.
Ülkemizde yasaklı olduğu on sekiz yıllık meşum zamanların bitip ezan aslına uygun olarak tekrar okunmaya başlandığında, dinleyenlerin sokaklarda oturup hüngür hüngür ağladığı, minarelerden defaatle ezan okunduğu bazı kayıtlarda anlatılmaktadır.
Yine 15 Temmuz hain darbe kalkışmasının engellenmesinde ülkemizin semalarını inleten ezanlar halkımızı uyarma noktasında çok önemli bir görevi icra etmiştir.
Demem o ki ezan bizim için önemlidir ve dolayısıyla ezanın okunmasına çok dikkat edilmelidir.
Bu meyanda yaşamış olduğum şu iki örneği anlatmayı gerekli görüyorum:
Bir ramazan akşamı Sultanahmet meydanında dostlarla beraber otururken Sultanahmet ve Ayasofya Camii´nden yatsı ezanı düet şeklinde okunmaya başladı. Okunan ezanlar adeta manevi bir kulak ziyafetine dönüşüyor. Muhteşem bir davet ve musiki... Ezan duygulara hoş gelen tınısı ve naifliği ile adeta davete, tebliğe ve insanı kulluk yapmaya teşvik eden çağrıya dönüşüyordu. Müezzinlerin sesi ve ezana yükledikleri musiki insanı adeta kendinden geçiriyordu.
Başka bir gün şehrin başka bir meydanında bir park içerisinde dostlarla yine oturuyoruz. Yakınımızda bulunan camiden yine aynı şekilde yatsı ezanı okunmaya başlıyor. Hoparlör adeta sonuna kadar açıktı, yüksek perdeden bir ses çıkıyordu ki minareden yayılan ses dinleyicilerin kulaklarını tırmalamaktaydı. Bu seste üslup, naiflik ve hoş bir davet ne yazık ki yoktu. Ezcümle ezan insanın kulağına kulağına şamar atar gibi icra ediliyordu.
Maneviyat, samimiyet ve ibadet üçgeninde, kişinin bu ezan hakkında yorum yapabilmesi de fevkalade zor olmaktadır. İstiyoruz ki dinlediğimiz ezan ile felaha erelim, kendimizden geçelim, davete meyledip namaza gitmek iştiyakı içerisinde olalım ve hayat bulalım.
Ezan kulak tırmalamaz, ezan rahatsızlık vermez, ezan çekicidir, ezan sadra şifa, gönle huzur verir, ezan insanı farklı dünyalara götürür ve bize Allahımızı, Peygamberimizi, namazımızı, felahımızı, ahiretimizi, faniliğimizi, hatırlatır, hatırlatmalı, hatırlatabilmelidir. Müslümanlar olarak bu en tabi ve masum arzumuz, isteğimizdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, müftülüklerin, imam ve müezzinlerin, ezan konusunda özel çalışmalar yapması, ilahiyat fakülteleri ve imam hatiplerin bu durum karşısında bir çözüm üretmesi gereklidir.
Bazı bölgelerde merkezi ezan sistemi ile bu soruna çare üretilmeye çalışılmış olsa da bu sefer de (iyi) ezan okuyanların azalması gibi bir sakınca ortaya çıkmaktadır. O halde yaygın bir şekilde ezan okuma kursları düzenlenerek tüm personel ve özellikle müezzinler kurslardan geçirilmeli, ses cihazları iyi denetlenmelidir.
Ezan hayatın gündelik işleyişi içerisinde bizi gerçeklere yönelten manevi-ilahi bir nidadır. Bu davete icabet edip aynısını içimizden tekrarlamak ise önemli sevaplardandı. Ne mutlu o müezzine ki okuduğu ezan ile tebliğ ediyor ve Peygamber dostu Hz. Bilal'in mesleğini icra ederek onun izinden gidiyor.
Adres:
Bahçelievler Mh. Erde Sk. No13 Bahçelievler/İSTANBUL
Telefon
0212 553 25 26